7 Şubat 2011 Pazartesi

Turizm Sektöründe Taşlar Yerli Yerine Oturacak

Turizm sektörünün gelişimine yönelik kanun tasarılarının 2011’de hayata geçmesi, markalaşmaya yönelik atılımların hızlanması ve turizme yönelik yatırımların 12 ayı kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılması, sektöre büyük bir dinamizm katacak


Türkiye’de, Osmanlı’nın son dönemlerinde bireysel girişimler çerçevesinde başlayan turizm sektörü, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren kurumsal bir kimlik kazanmaya başladı. Thomas Cook’un kıta Avrupa’sına başlattığı ilk gezinin, Paris Sergisi’ne olması gibi Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik ilk modern turizm hareketi de böyle bir sergiyle başladı. 1863’de ‘Sergi-i Umum-i Osmani’ adlı serginin açılışı nedeniyle, başta Avusturya olmak üzere pek çok ülkeden turizm grupları İstanbul’a geldi. 1870’te İstanbul’u Paris’e bağlayan ‘Orient- Express’in (Şark Demiryolu) açılışı, turist sayısının artışında etkili oldu. İstanbul’daki açılmaya başlayan oteller, turizm sektörünün gelişmesine yön verdi. Orient-Express, müşterilerini ağırlamak üzere 1892’de Pera Pabs Oteli’ni yaptırdı. 1923 yılında Atatürk’ün de önderlik ettiği Türkiye Seyyahın Cemiyeti (Bugünkü Turing Otomobil Kurumu) ile ilk ciddi kurumsallaşma deneyimi başlatıldı. 1925 yılında Türkiye Tayyare Cemiyeti adıyla kurulan Cemiyet, 8 yıl sonra Türk Havayolları adını aldı. 1930’lu yıllarda Türkiye’ye gelen turist sayısı 45-50 bini bulunca, turizm sektörüne yönelik yatırımlar önemli ölçüde artmaya başladı. 1934 yılında ilk kez İktisat Bakanlığı’nın Dış Ticaret Dairesi’ne bağlı Türk Ofis adında bir büro kuruldu. Ardından 1937’de İktisat Bakanlığı içinde bir Turizm Müdürlüğü faaliyete geçti. 1949’da, ‘Turizm Danışma Kurulu’nun toplanması kararlaştırıldı. 1953’te ‘Turizm Teşvik Kanunu’ tasarısı kanunlaşarak yürürlüğe girdi. 1963’te ise 265 sayılı Teşkilat Kanunu ile Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kuruldu. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, son olarak 2003’te ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’ adını aldı.

Turist sayısı hızla arttı
1950’de 30 binden az ziyaretçi çeken Türkiye, dünya turizminin büyük bir gelişme süreci içine girmesiyle bu sayıyı  dokuz yıl içinde 166 bine çıkardı. 1960’da siyasal nedenlerle azalan bu sayı, daha sonra yeniden artış süreci içine girerek 1965’de ilk kez yarım milyonu geçti. 30 yıllık dönem içinde turist sayısı en yüksek değere 1973 yılında erişti ve Türkiye 1 milyon turiste ev sahipliği yaptı. Turizm sürecinin ivme kazanması ve 2 milyon turist sayısına ulaşılması ise 1980’li yılların ortalarına denk geliyor. 1988’de dünya turizmindeki olumlu değişiklikler Türkiye’ye de yansıdı ve gelen turist sayısı bir yıl içinde yüzde 46.7’lik bir artışla ilk kez 4 milyonu aştı. Bu sayı, 1990’da 5 milyonu geçti. 1990’lı yılların ortalarında Türkiye, bu alana yönelik çabalarının karşılığını, en çok turist ve turizm geliri çeken ilk 20 ülke arasına girerek aldı. 1992’den itibaren Batı Avrupa ülkelerinden gelen turist sayısının artış göstermesiyle 1996’da 8 milyonu bulan turist sayısı, 1997’de 9 milyonu aştı. 2000’li yıllarda ise turizm sektörüne yönelik yatırım ve reklam çalışmaları önemli ölçüde hız kazandı. Turizm sektörü, dış ticaret açığının kapatılmasında en etkin konuma sahip sektörlerden biri olarak dikkat çekmeye başladı.


Markalaşma dönemi
Turizm sektörünün geleceğine yönelik analizler, sektörün gelişmesi adına önemli ipuçları sunuyor. Deloitte’un ‘Konaklama Sektörü 2015: Oyunu değiştiren mi yoksa seyirci mi olacaksınız?’ başlıklı raporuna göre önümüzdeki 5 yılda otelcilik sektöründe, değişen tüketici davranışlarının yön verdiği bir markalaşma dönemi başlayacak. Tüketicilerin tutum ve davranışları hızla değişmeye devam ediyor. Bu hızlı süreçte tüketiciye, harcadığı para için daha fazla değer sunan marka öne çıkacak. Sektördeki gelişme eğilimlerini inceleyen raporda küresel kriz ardından toparlanma yaşandığı, ancak ekonomik risklerin henüz sona ermediği vurgulanıyor. Rapora göre önümüzdeki beş yıl içinde online ortamı çok daha fazla kullanan, markanın sözünü tutup tutmadığına önem veren ve harcadığı para ile daha fazla değer kazanmak isteyen müşteriler, kilit önem taşıyacak. Gelecekte de bu eğilime uyum sağlayan markalar başarılı olacak.

Anadolu’daki yatırımlar hız kazandı
Türkiye Otelciler Federasyonu’nun (TÜROFED) Akbank sponsorluğunda üç ayda bir yayımladığı Turizm Raporu’nun 3. çeyrek verilerine göre daha önce İstanbul, Muğla, İzmir ve Aydın illerinde yoğunlaşan otel yatırımlarının iç bölgelere ve Anadolu’nun geneline yayıldığı görülüyor. 2001’de 500 büyük sanayi kuruluşunda çalışan sayısı 526 bin 314 iken, bu sayı 2009’da 516 bin 305 kişiye düşmüş durumda. Aynı dönemde sadece konaklama sektöründe çalışan kişi sayısının 243 binden 342 bine yükseldiği ifade ediliyor. Türkiye’de 1 kişiye iş alanı açabilmek için ortalama 189 bin TL yatırım yapmak gerekiyor. Bu rakam sağlık sektöründe 180 bin, çimentoda 257 bin, kimya sektöründe ise 308 bin TL olarak öne çıkıyor. Turizm yatırımlarında ise bu rakam 148 bin TL olarak dikkat çekiyor. Yani turizm sektörü en az yatırımla, en hızlı istihdam yaratan sektörlerden biri… Kültür ve Turizm Bakanlığı 2010’un ilk 9 ayında Türkiye’ye gelen turist sayısında yüzde 6, turizm gelirlerinde ise yüzde 1.5 oranında artış gerçekleştiğini ve 23 milyon 136 bin turist sayısına ulaşıldığını ifade etti. Turizm Yatırımcıları ve İşletmecileri Birliği’nin oluşturulması ve Rehberler Birliği’nin kurulmasına yönelik kanun tasarıları da hayata geçtiğinde ve turizm sektörünün gelişmesine  girişimler, 12 aya yayıldığında turizm sektörü çok daha hızlı bir büyüme dönemine girecek. Turizm sektörünün 2011 yılı hedefi ise 30 milyon turiste ve 25 milyar dolar turizm gelirine ulaşmak.


2010-2014 Stratejik Planı
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘2010-2014 Stratejik Planı’ çerçevesinde tarihi, doğal ve kültürel varlıkları koruyarak gelecek kuşaklara aktarmak, evrensel kültüre katkıda bulunmak, sürdürülebilir turizm yaklaşımıyla turizmin öncü bir sektör konumuna ulaşmasını sağlamak, uluslararası ölçekte pazar payını artırmak, Türkiye’nin önemli bir kültür, sanat ve turizm merkezine dönüşmesi sürecine destek vermek, uluslararası standartlarda etkin bir fikri mülkiyet hakları sisteminin oluşmasına yön vermek, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hız, kalite ve etkinliğini artırmak hedefleniyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder